Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak Örnek: Babasının niçin bu kasabayı çok sevdiğini Nevin bir türlü anlayamamıştı. S. F. Abasıyanık
Yeni bilgileri eskileriyle bir araya getirerek sonuç niteliğinde başka bir bilgi edinmek.
Sorup öğrenmek.
Doğru ve yerinde bulmak.
Birinin duygularını, istek ve düşüncelerini sezebilmek Örnek: Kabul etmeyeceğini ben daha o gün anlamıştım. M. C. Kuntay
Bir şey hakkında bilgisi bulunmak Örnek: Biz de onun kadar bu işten anlarız. H. Taner
İyilik görmek, yararlanmak.
Sahip olmayı istemek, dileğinin yerine getirilmesini istemek.